İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Amatör Sanatın Durumu Üzerine

Türkiye’de 1980 sonrasında amatör sanat faaliyetlerinin aşın gerilediği bir dönem yaşandı. Doksanlı yıllara doğru 12 Eylül darbesinin ağırlığı hafiflemeye başlarken amatör sanat faaliyetlerinde yeniden bir canlanma başladı. Canlanma kalıcı olamadı. Çeşitli nedenler öne sürülebilir. Bir tanesi, solun sanat alanındaki prestijinin azaldıkça azalması ve sonunda dibe vurmasidir.1989 dönüm noktasıdır. Sosyalist devletler sisteminin çöküşü, Körfez Savaşı’yla Ortadoğu’da ABD hegemonyasının ivme kazanması ve Türkiye’de Kürt sorununun kendini şiddetli bir biçimde dayatması doksanlı yıllara damgasını vurmuştur. Bu gelişmeler karşısında Türkiye’deki sol muhalefet genel olarak kendini yenileme sorunu yaşamış, toplum gerçekliğiyle bağlantısını büyük ölçüde yitirmiştir. Amatör sanat alanında solun hızla gerilemesi sözünü ettiğimiz tarihsel gelişmelerle yakından ilgilidir.

Bugün, amatör sanat faaliyetlerinin neredeyse olanaksız hale gelmesi diyebileceğimiz bir dönem yaşanıyor. Amatör sanat asil olarak kamusal alanda örgütlenen ve güçlenen bir hareket. Okullar, belediyeler, halk eğitim merkezleri, halkevleri, vs. amatör sanatın kaleleriydi ve bu alanlara genelde sol egemendi. Son yirmi yıldır amatör sanat çift yönlü bir baskıyla karşı karşıya. Birincisi, devlet amatör sanatın önüne her zaman set çekme eğiliminde ve bu eğilime karşı koyacak irade zayıf. Fiziksel, sansüre dayalı, bürokratik ve mali baskı kolayca devreye giriyor ve çoğu zaman başarılı oluyor. İkincisi, daha rahat nefes almak ve görece özgür faaliyetlerde bulunabilmek için şu ya da bu ölçüde sermayenin yardımına başvurmak cazip hale geliyor, fakat tanıtımı temel alan ve profesyonel sanat alanını dahi çok ucuza kapatmaya çalışan sermaye, çevrelerinden amatör sanatın yaygın ve güçlü bir destek alması bir hayal. Ayrıca, sermaye ile içli dişli olmanın bedeli “amatör” teriminin anlamsızlaşması. Nitekim, sermaye desteğiyle düzenlenen etkinliklerin amatör sanatın yükselişine ve nitelik kazanmasına hizmet etmediğini, ana eğilim itibarıyla tüketim kültürünü kışkırttığını saptamak zor değil.

Durum bir açmazdan mi ibaret? Pek öyle denemez. Örneğin, “kültür merkezi”, “kültür evi”, “atölye” gibi adlar alan özel kurumlar açılıyor, sol kamusal alandaki kan kaybını bu yolla telafi etmeye çalışıyor. Gençlik ve meslek sahibi orta sınıfın bazı kesimlerinde, para karşılığında kurslara giderek hobi düzeyinde sanat faaliyetiyle içli dışlı olmaya çalışmak da bir çözüm olarak öne çıkıyor. Kurslara yüz vermeyip küçük arkadaş grupları çerçevesinde, genelde dar bir bütçeyle, kendi özel girişimlerini örgütlemeye çalışanlar da var. Bu verilerden hareketle, her şeye rağmen, amatör sanat potansiyelinin tükenmediği söylenebilir. Asil mesele kamusal alana güçlü bir dönüşün yaşanıp yaşanmayacağı. Özel girişimlere yönelenlerin içinde yaşadıkları ama aşın denetlendikleri ve yönlendirildikleri kaygısına kapıldıkları kamusal alanlardan uzaklaşmaları bir çözüm olmadığı gibi kaçışçı eğilime kuvvet kazandırıyor. Sonuçta, egemen medya kuruluşları sanatsal tutumu ve beğeniyi yönlendirmede aşın söz sahibi oluyor, hobi çerçevesine sıkıştırılan amatör sanatın tarihte dönem dönem üstlendiği çığır açıcı rol unutturuluyor.

Marjinale itilmeyi kabul etmemek ve kamusal alanda sanatsal faaliyette bulunmayı bir hak olarak ileri sürmek amatör düzlemde uğraş veren sanatçıların başlıca gündem maddelerinden biri olmalıdır. Sol muhalefet amatör sanat alanında iddiasını sürdürmek istiyorsa, kültür politikalarını ciddi bir biçimde gözden geçirmek, kendini özel mekanlara hapsetmeyi bırakmak, kamusal alanda verilecek mücadelenin önemini ve inceliklerini kavramak zorunda.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTurkish