İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Fiziksel Eylem Üzerine”

Bu yazının başlığı bir kitabın kısaca adlandırılması. Thomas Richards’ın “At Work with Grotowski on Physical Action” uzun zamadır okumak istediğim ama bir türlü vakit ayıramadığım kitaplar arasındaydı. Norgunk Yayınevi tarafından “Grotowski ile Fiziksel Eylemler Üzerine Çalışmak” adıyla Türkçe’ye çevrildiğini duymuştum. Uzun süre bu kitaba ulaşamadım: Çeşitli kitabevi ve kitap satışı yapan sitelerdeki arama ve taramalarım sonuç vermemişti. Nihayetinde bu kitabı bir arkadaşımdan edinmeyi başardım ve alışkanlık üzere, bir fikir edinmek için ilk okumasını hızlı bir şekilde yaptım.

İlk okumanın ardından, uygulamacıların aşina olduğu ve gündemlerinden düşmesi mümkün görünmeyen fiziksel eylemler üzerine bir karşılaştırma çalışması yapmakta fayda olabileceği düşüncesine ulaştım. Richards’ın “Fiziksel Eylemler” kitabı, 1) Grotowski’nin fiziksel eylemler bağlamında Stanislavski’nin halefi olduğunu iddia etmesi, 2) Kişisel oyunculuk serüveninde Grotowski’ninn liderliğindeki atölyelere katılmasından başlayıp asistan olmasına kadar olan geçen sürede neler yaptıklarını anlatması bakımından, önemli ipuçları veren bir kitap. Bu da beni, 1990’lı yıllarda yaptığım bazı çalışmaları canlandırma kararı vermeme neden oldu.

1980’lerin sonunda, Grotowski’nin Yoksul Tiyatro anlayışı gündemimize girmiş, 1990’larda ise incelemeye başlamıştık. Yaptığımız çalışmalar çeşitli çeviri ve makalelerle Mimesis dergisine düzenli olarak yansıtılmıştı. Öncesinde, sadece Sevda Şener ve Özdemir Nutku gibi akademisyenlerin kaleme aldığı ansiklopedik Türkçe kaynaklardan bilgi alma imkanı vardı.

2000’lerde dikkatimi çeken bir olay, Mimesis’in tabii ki Grotowski ile sınırlı olmayan ve oldukça çeşitlenen bu tartışma evrenine artık eskisi kadar önem vermemesiydi. Oysa Türkiye’de akademik çevrelerde “post-dramatik” akımın yükselişine tanıklık ettiğimizde, bu trendin Grotowski’nin metin-oyuncu ilişkisini nasıl yorumladığı ve bu yorumun tiyatro çevrelerini nasıl etkilediği, ister istemez yeniden gündem haline gelir. Fark şuradadır ki, uzun süredir bu tip tartışmalar Batı’da pek avangard ya da aykırı bir karakter taşımıyor.

Bu değişim Grotowski’nin araştırma serüveninde de izlenebilecek bir şey. Polonya’da, ana akım tiyatronun uzağında bir kentte (Opole) kurmuş oldukları ensemble (Teatr 13 Rzedow) çok geçmeden, özellikle Eugenio Barba ve Peter Brook’un girişimleriyle Batı tiyatrosunun gündemine çarpıcı bir şekilde girecek ve Tiyatro Laboratuvarı olarak anılacaktır. Dünyadaki 1968 olayları sonrasında ise, Grotowski’nin araştırması aşama aşama avangard olma özelliğini yitirecektir. Bu, Batı’daki kurumsal değişimlerin ve bu değişimlere bağlı olarak yerleşik kurumların muhalefeti ya da aykırılıkları içine katma eğiliminin bir sonucudur.

Grotowski’nin kültürel politiği aslında başından beri sistem karşıtı olma iddiasında değildi; öte yandan,  araştırması doğası gereği ana akım tiyatro ve eğitimine aykırılıklar içermekteydi. Bu sorunu çözmek üzere, mesela bir kişi ve çevresine özel “enstitü” gibi kurumsal pratikler desteklenerek “özgür” bir varlık edinmeleri sağlanabilir. Batı’da bulunan çözüm bu olmuş, kurumsal dışlama yerini kurumsal müsamahaya ve hatta içermeye bırakmıştır.

Richards’ın kitabını okurken, zaten itiraz ettiğim ve eleştirisini yaptığım kültürel politik önermelerden, daha doğrusu kafa karışıklığından ziyade, araştırmanın tiyatro bilgisi adına anlam ve önemi üzerinde durmak bana daha cazip geliyor. Çünkü 1990’larda kültürel politik eleştirileri yeterli açıklıkla yapabildiğimizi düşünüyorum. Araştırmanın bilgi boyutu ise, hem kuramsal çalışmalar hem de tiyatroculara pratik bir rehber oluşturulması açısından önemli bir yerde durmaya devam ediyor. Bu da, tabii ki her tiyatrocu gibi Grotowski’yi de dön dolaş kürkçü dükkânına, yani Stanislavski’ye götürüyor. Bir benzetme yapacak olursam: Söz konusu oyunculuk sanatı olduğunda, felsefede Platon ne ise, tiyatroda Stanislavski odur. Onun ardından, söz gelimi Aristoteles benzeri bir tiyatrocunun geldiğini söylemenin pek imkânı yoktur.

Araştırma sürecini anlatırken Platon gibi diyalog formunu benimseyerek, oyunculuk için kullanışlı ve kapsamlı bir çalışma rehberi oluşturmak isteyen Stanislavski, miras olarak yüzlerce sayfalık bir eser bırakmıştır. Türkçede “Bir Aktör Hazırlanıyor” ve “Bir Karakter Yaratmak” adıyla yayınlanan kitaplar, aslında Rusça orijinali tek cilt olan kitabın kısaltılmış ve çeviri açısından da bir ölçüde sorunlu kabul edilen, iki cilt halinde hazırlanan İngilizce versiyonun çevirisidir. Bu soruna, dizinin son halkası olarak kabul edilen, Türkçesi Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanan “Bir Rol Yaratmak” adlı kitabın İngilizce çevirmenleri dikkat çekmişlerdi.

Dizinin ilk iki kitabının tek cilt halinde ve kısaltılmamış İngilizce versiyonu için 2000’li yılları beklemek gerekecektir. Yarım asırdan uzun bir süre, en azından İngilizce ve Türkçe konuşanlar dünyası, Stanislavski’nin oyunculuk anlayışını kısaltma işlemine tabi tutulmuş kitapları aracılığıyla tanımak, öğrenmek zorunda kalmıştır. İngilizcedeki eksiklik çok gecikmeli olarak giderilmiş görünmekle birlikte, Türkçedeki eksiklik yerli yerinde durmaktadır. Suat Taşer çevirileri uzun süre önemli bir boşluğu doldurmakla birlikte, Stanislavski kitaplarının kısaltılmamış çevirileri için kolları sıvamanın zamanı çoktan gelmiş ve geçmektedir.

Richards’ın “Grotowski ile Fiziksel Eylemler Üzerine Çalışmak”  kitabını Stanislavski’nin çalışması ile karşılaştırmalı okumak bir yerde mecburiyet. Sadece Grotowski’nin geç dönem çalışmalarında artan Stanislavski vurgusu ve fiziksel eylem araştırmasında onun halefi olduğunu ilan etmesi nedeniyle değil. Bunu kitabın kendisi kışkırtmaktadır: Richards anlatısında Grotowski / Stanislavski karşılaştırmaları yaptığı gibi, “Grotowski’ye Karşı Stanislavski: İtkiler” başlığı verdiği kısa bir bölüm yazma ihtiyacı da duymuş.

Ayrıca dikkatimi çeken bir nokta, Richards’ın Grotowski ile çalışmasını konu alan anlatısının Stanislavski’nin oyunculuk çalışması anlatısındaki formu benimsemiş olması. Stanislavski’nin eserini okuyanlar bilir: Orada yönetmen Tortsov’un otorite olduğu, öğrenci Kostya’nın anlatıcı olduğu bir anlatı tarzı benimsenmiştir.  Richards’ın kitabında Tortsov’un yerini Grotowski, anlatıcı-öğrenci Kostya’nın yerini ise kendisi alır. Bununla birlikte, Stanislavski yarı kurgu niteliğinde bir anlatı inşa ederken, Richards anı ya da otobiyografi diyebileceğimiz bir anlatı ortaya koymuştur.

Çarpıcı bulduğum bir diğer farklılık şudur: Stanislavski’nin anlatısında “egolar” serbestçe ortalarda dolaşıp tartışır ve bu kışkırtılırken, Richards’ın anlatısı öğrencinin ustası karşısında “ego” engellerini aşarak hidayete erdiği bir başarı öyküsü gibidir. Her iki araştırma da disiplin ve yoğunlaşma talep etmekte, ama birisinde diyalog ve tartışmaya açıklık diğerinde ise kapalılık göze çarpmaktadır. Muhtemelen bunun nedeni yönetmen-oyuncu ilişkisinde Stanislavski’nin oyuncuya kurguyu içerecek şekilde esnek bir hareket alanı bırakması, Grotowski’nin oyuncu ile çalışmasında yönetmen tiyatrosuna özgü bios / logos ayrımını korumaya devam etmesi.

İlk izlenimlerin ötesinde, karşılaştırmalı çalışmayı daha ayrıntılı ve açıklayıcı hale getirebilirsem, Mimesis’in 2012-2013 sezonunda çıkacak sayılarından birisinde yayınlanabilecek bir makale şekillenebilir sanıyorum. Bu çalışmaya başlamış durumdayım, fakat bir kez daha, Türkçe kaynaklar açısından ciddi bir sıkıntı olduğunu belirtmek isterim.

Yorumlar kapatıldı.

tr_TRTurkish