İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kürtçe Tiyatro Gündemi: Konuyu Toparlamaya Çalışacak Olursam

Devletin kültür-sanat politikaları ve bunların Kürtçe tiyatro açısından devlet ve şehir tiyatrolarına nasıl etkide bulunduğu bir süredir tartışılıyor. Bu tartışma kolay tüketilemez ve kesintilere uğrasa bile uzun vadeye yayılacaktır düşüncesindeyim.

Son dönemde yazılıp çizilenlerden hareketle, en azından kendi adıma bir toparlama yapmak istiyorum. Kürtçe tiyatro meselesi tiyatromuzun Kürt meselesidir ve bu nedenle hayati önemdedir. Üzerine çok az konuşulması konunun önemsiz olduğunu değil, aksine yarattığı ağırlığın çok fazla olduğunu, tiyatro camiasının taşımakta zorlandığını gösteriyor.

Öncelikle, hak ve özgürlükler açısından ve tarihsel sıra ile Kürtler ve Kürtçenin resmen nasıl sorunsallaştırıldığını belirtmek yararlı olacaktır:

1) Türk halkından ayrı bir Kürt halkının varlığından ve bu halkın konuştuğu Kürtçe diye bir dilden söz edilebilir mi?

2) Kürtlerin ve Kürtçe diye bir dilin varlığından söz edilebilse bile, bunların vatandaşlık hakları çerçevesinde meşruiyeti kabul edilebilir mi?

Resmi düzeyde 1990’ların başına kadar olan dönemde geçerli olan sorunsallaştırma birincisidir. Fakat son yirmi yıl Kürtlerin ve Kürtçenin varlığını sorunsallaştırmak anlamsızlaştı ve Kürt realitesinin tanındığı bir sürece girildi.

Bugün için asıl tartışma konusu ikincisidir. Örneğin Genelkurmay Başkanlığı ısrarla Kürtçenin bir eğitim dili olmaması gerektiğini ve premodern (modernleşme öncesi) bir çerçeveye sıkıştırılmasının Türkiye’nin milli birliğini muhafaza etmek için hayati önemde olduğunu öne sürmektedir. Yani Kürtler modernleşecekse bu Türk kimliği ve Türkçe vasıtasıyla gerçekleşmelidir, ama çok istiyorlarsa folklor düzeyinde, yani modernleşme iddiasını geri çekerek dil ve kültürlerini muhafaza etmelerine izin verilebilir.

Tabii bu nasıl olacak belli değil. Eğer bir kültürün ve dilin modernleşme sürecini yaşaması engellenirse, nihayetinde öleceğini tahmin etmek zor değildir. Sonuç olarak birinci sorunsallaştırma ve ikinci sorunsallaştırma arasında hedef (Kürt kültürünü ve Kürtçeyi öldürmek) bakımından bir ayrım yoktur. Buradaki tartışma öldürme işlemini uygularken nasıl bir yol tutulacağı ile ilgilidir.

Kürtlük ve Kürtçe, premodern ve alt kültürcü bir yorumla ele alındığında (dereceli ölüme mahkûm edildiğinde), Kürtçe tiyatronun varlığı ciddi bir arızaya yol açmaktadır. Örneğin devlet ve şehir tiyatrolarında Kürtçe tiyatro repertuarı oluşturma meselesi, ister istemez okuryazarlığı da kapsayacak şekilde Kürtçe tiyatro eğitimi gibi tehdit sayılan bir ihtiyacı gündeme getirmektedir. Dolayısıyla Kürtçe eğitim gibi tabu ve yasak konusu haline getirilen bir konu tiyatro aracılığıyla da gündemleşmektedir.

Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin Kürtçe tiyatro konusunda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı frenledi denilirken, aslında devlet içinde bir anlaşmazlığa tanık olmaktayız. Devlet iktidarına ortak ve Genelkurmayın garantörlüğünde bir kesim Kürtçe tiyatronun devlet kurumları tarafından kapsanmasına itiraz ederken, başka bir kesim TRT 6 açılımının yayılabileceğini ve tabii bu tip açılımların devletin kontrolünde yürütülmesini savunmaktadır.

Bu tabloyu seyre dalmışken, Kürtçe tiyatro bölgesinden Aydın Orak’ın Adnan Tönel’in bir yazısına referansla yazdığı yazı bir tartışmayı tetikledi. Fakat bu tartışmanın çatallandığını söylemek gerekiyor. Örneğin kolaylıkla magazin konusu haline de gelebilecek “Aydın Orak İstanbul Şehir Tiyatrosu eski genel sanat yönetmeni Orhan Alkaya’nın Kürtçe tiyatro hakkındaki düşünce ve tutumu hakkında yalan söyledi mi, söylemedi mi?” tartışması da yaşandı. Oysa asıl konu – Kürtçe tiyatroya dönük devletin kültür sanat politikasının niteliği ve bu konu hakkında tiyatro camiasının tavırların nasıl çeşitlendiğiydi.

Tiyatro alanında muhalif ve kamusal duruşun dibe vurduğunu düşünenlerden değilim. Aksine bu sezon çeşitli konularda yürütülen birçok kampanya başarılı bir kamusal açılım sağladı. Örneğin tartıştığımız konuyla da bağlantılı olarak tiyatrocu Nedim Saban’a karşı ırkçı ve anti-semitik bir yazı kaleme alan Akşam gazetesi yazarı Aykut Işıklar çeşitli kurumsal açıklamalar ve bir de imza kampanyasıyla protesto edildiğinde, tiyatro camiası adına iyi bir sınav verildiğini söyleyebiliriz. Bu başarının gösterilmesinde özellikle Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin geliştirdiği kararlı tavır önemliydi.

Fakat benzer bir tavrın Kürtçe tiyatroya dayatılan ayrımcılığa karşı gösterilebileceğinden bir hayli şüpheliyim. Çünkü devlet ve şehir tiyatroları Türkçe dışında dillerde tiyatro repertuarına da sahip olmalıdır denildiğinde, egemen vatandaşlık anlayışını değiştirmeye giden ve radikal kopuşlara sahne olması kaçınılmaz bir sürecin onaylanması gerekir.

Bu sorunun aşılmasında, Kürtçe tiyatro bölgesinde konum alan tiyatrocuların tiyatro camiası içinde etkin ve öncü konumlar almasının belirleyici olduğunu düşünenlerdenim. Ayrımcı uygulamalar karşısında tepkiselliği öne çıkaran mağdur duruşun haklılığı açıktır; fakat bu duruşun tiyatro camiası içinde edilgen ve yabancı konumlara savrulmak gibi bir risk içerdiğini kabul etmek gerekir.

Güncel olarak devletin Kürtçe tiyatro açılımı ve Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’in açıklaması ve çeşitli aktörleriyle tiyatro camiasının nasıl bir tavır sergilediği önemli. Ayrıca, başta Diyarbakır Şehir Tiyatrosu olmak üzere, yıllardır devletin mevcut kültür-sanat politikasını aykırı bir pozisyon aldığı tahmin edilebilecek kurumların ne dediği de önemli.

Mevcut Kürtçe tiyatro gündemi nereye doğru evrim geçirir bilemem. Aradan zaman geçtikçe, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve ardından Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’in çıkışları güncelliğini yitiriyor. Benim planım tiyatro alanında Kürtçe tiyatro bölgesine dönük yaygın ilgisizliği teatral sol muhalefet açısından değerlendiren bir yazıyla tartışmaya bir noktalı virgül koymak. Şu an için, medyada bazı bireysel çıkışların ve sınırlı haber üretiminin ötesinde bir tavır geliştirildiğini söylemek mümkün değil.

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTurkish