İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye Tiyatrosu ve Yerel Çokkültürlülük

Dost Kitabevi tarafından Türkçeye çevrilip yayınlanması beklenen Patrice Pavis’nin Tiyatro Sözlüğünde, kültürlerarası tiyatrodan (theatre interculturel) ‘açıkça tanımlanmamış bir kategori’ olarak söz edilir. Yazara göre kültürlerarası tiyatro hâlihazırda bir eğilim veya oluşum halinde bir harekettir. Çok uzun bir tarihi olmayan kültürlerarası tiyatro hareketinin Türkiye’de hangi yolları izleyebileceği üzerine düşünmek önemlidir. Bu noktada tartışılması gereken en önemli konulardan birisi kültürlerarası ifade olanaklarının geliştirilmesi açısından yerel çok kültürlülük olgusuna nasıl yaklaşılacağıdır. Yerel çok kültürlülük Türk modernleşmesinin inkâr ettiği bir olgudur. Bu inkâr tiyatroda sosyalizan değerlere su ya da bu derecede önem vermiş toplulukların kültür politikalarını da belirlemiştir. Türkiye tiyatro tarihinde ağırlıklı olarak 1960’lı yıllarda çıkış yapan modern ve öncü (avant-garde) topluluklar sistem karşıtı veya sisteme muhalif olmak adına riske girmiş, ama mesele yerel çokkültürlulük olduğunda ortalığı büyük bir sessizlik kaplamıştır. Suskunluk hala sürmektedir. Çeşitli resmi ve resmi olmayan çevrelerin ‘Canınızın yanmasını istemiyorsanız bu sorunu teğet geçmenizde yarar var’ tavsiyesi tiyatro camiasında genel bir kabul görmüştür.

Mevcut duruma bakıldığında, sosyalizan değerlere hâlâ önem veren tiyatro topluluklarının yerel çokkültürlülük temelinde bir tarz geliştirme şanslarının pek olmadığını söylemek yanlış olmaz. Bu konuda hiçbir ön hazırlıkları yoktur. Genco Erkal’ın Can Yücel’e adadığı gösteriyi seyredenler görmüştür. Bu gösteride Kürt sorununa yer yoktur. Türkiye’nin son on beş yılına damgasını vuran bu sorun hakkında Can Yücelin şairane çıkışları olduğu bilinir, ama nedense ‘Can’ gösterisinde teğet geçme tavrı bir kez daha üretilmiştir. Genco Erkal bir tiyatrocu olarak gerçek bir ustadır. Tiyatro piyasasında radikal bir konumlanışı olmasa da, seviyesiz televizyon dizilerinde oynamak veya sürekli reklamlarda boy göstermek gibi ucuz yollara sapmamıştır. Yerel çokkültürlülük temelinde biçim arayışlarına girmek bir yana, eğer Genco Erkal, Kürt sorununu asgari düzeyde olsa dahi gündeme getiremiyorsa başka kim getirebilir?

Bir an için gözler amatör tiyatro alanına çevrildiğinde durum daha umut verici görünür: Savaş şiddetlenirken ve insani değerlerin yok olması pahasına bir toplumsal alt-üst yaşanırken savaş karşıtı oyunlar sergileyen amatör tiyatro topluluklarının sayısı hızla artıyordu. Fakat savaş karşıtlığının yerel çokkültürlülük temelinde biçim arayışlarının sadece önkoşulu olduğunu söylemek gerekiyor. Nitekim savaş Türkiye toplumunun gündeminden yavaş yavaş düşüyor. Çözüm önerisi olarak tek başına etnik kültürlerin birbirinden bağımsız ve basit bir yan yanalık ilişkisi içinde yaşamasını tasarlamak, ‘Herkesin tiyatrosu kendine’ demek abestir. Acil olarak, yerel çokkültürlülüğün kabulünü temel alan kültürlerarası iletişim olanaklarının araştırılması gerekiyor. Çok kültürlülük tiyatro alanında da ciddi bir gündem maddesi haline gelmeli, ‘barış’ ve ‘kardeşlik’ gibi temaların soyut, içi boşaltılmış sloganlara malzeme olmasının önüne geçilmelidir.

Sosyalist veya sosyalizan değerleri savunan kültür kuruluşlarının tiyatro birimlerine, özellikle bu kuruluşlarda çalışan Kürt kökenli dünya vatandaşı tiyatroculara sormak gerekiyor: Yerel çokkültürlülük temelinde neler yaptınız? Gecikme olsa da kalıcı bir arayışa girme niyetiniz var mı?

İlk yorum yapan siz olun

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

tr_TRTurkish